Yabancı Dil Öğrenimi Stratejisi
Fehim Güler
15 Aralık 2011
Dünyada süper güç olma iddiasında bulunan ülkelerin dil politikası ile bölgesel güç ülkelerinin yabancı dil politikaları doğaldır ki birbirinden ayrı karakteristikleri olacaktır. Türkiye için kendi birinci kuşak ülkelerin dillerinin öğrenilmesi onun milli çıkarları ile daha gerçekçi örtüşecektir. (Birinci Kuşak Ülkeler : TR'yi çevreleyen komşu Ülkeler)
Türkiye'yi çevreleyen birinci kuşak ülkeleri esasen eski Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışının ardından kurulan ülkelerdir. Bu ülkelerle olan tarihi, kültürel, psikososyal ve ekonomik ilişkiler kendi ekseninde imalat veya hizmet yoğun özellikleri ile öne çıkacaktır. Yine bu ülkelerin Türkiye'de yaşayan ırkdaşları sebebiyle bu komşu ülke dilleri yaşayan diller olarak kullanılmaktadır. TR'yi çevreleyen ülkeleri illa sınırdaş olarak anlamak yerine Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Romanya ve Ukraynayı da Birinci Kuşak ülkeleri gibi algılamamızı gerektirmektedir.
Böyle olunca Türkiye, askeri alanda ve istihbarat toplama gayretlerinin yönlendirilmesinde Yunanca, Ermenice, Rusça dillerini B sınıfı öbek dilleri, ekonomik alanda bölgesel ticari ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesinde ise Rusça, Bulgarca, Romence, Arapça, Acemce ve Türki Dilleri C sınıfı öbek dilleri olarak okullarında öğretmelidir. Global anlamda diplomatik ve ekonomik ilişkilerin yürütülmesini teminen İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Çincenin vazgeçilemez A sınıfı öbek dilleri olarak öne çıkmış olduğunu da kabul etmeliyiz.
Konuyu ''Yabancı Dil Öğrenimi Stratejisi'' olarak ele alırsak bu kadar geniş yelpazede yabancı dil öğreniminin uygulanabilir olamayacağı da anlaşılmalıdır. O zaman Ana Dil Türkçenin yanında Zorunlu Yabancı Dilin İngilizce, Fransızca ve Almanca dilleri ile sınırlandırılması gerekmektedir. Kalan ilgi alanımıza giren tüm diğer yabancı dillerin de Seçmeli Ders olarak öğretmen mevcudiyeti ile koşut olarak alınması ''Yabancı Dil Öğretiminin '' hedefi olmalıdır.
Bu durumda İlköğretim Okulları ve Ortaöğretim (Lise) Okullarında İngilizce, Fransızca veya Almanca dillerinden birini zorunlu , diğer dil gruplarından birini de seçmeli yabancı dil dersi olarak alınması keyfiyeti ortaya çıkar. 28 ülkeli AB içinde kabul edilen resmi dil sayısı (AB konseyi ve AB Komisyonunda simültane tercümesi yapılan dil sayısı) 23 'tür. Bu zayıf konfederatif yapıdaki bir siyasi birliğin kötü kaderidir. Her cephede kuvvetli olan her cephede zayıftır diye bir askeri vecize vardır. Bu durum işte tam bunu karşılamaktadır. Herşeyi bilenle bir şeyi çok iyi bilen arasındaki fark gibi.
Hindistan ve Pakistan'ın dil emperyalizmi altında kaldığı, Güney Kore'nin neo sömürge politikasına maruz olduğu gerçeği çarpıcı bir örnektir. Ancak bu gerçeğin bir kısmını açığa vurmaktadır. Hindistanda çeşitli kastların konuştuğu 28 eyalette 22 yerel dil konuşulmaktadır. Hintçe %40 ile sınırlıdır. Eyaletler konuşulan dile göre yapılanmıştır. Sadece dinleri sebebiyle ayrı bir ülke olan Pakistan'da ise 7 eyalet ve 6 yerel dil kullanılmaktadır. Bu iki ülkenin millet olabilmesinin yegane yolu bir dilin resmi dil olarak kabulü gerçeğinden geçmekte idi. Aksi durum Hindistan ve Pakistan'ın millet olamama halini doğuracak veya İngizcenin uzlaşılan resmi dil olarak kabulunden geçecekti. Her iki devlet de federal bir devlet olup güçlü eyalet yapılanmalarına sahip bulunmaktadır. Bu ülkeler, Ulus devlet olmanın koşullarından ortak dil, tarih, kültür ve ülkü birliği unsurlarını sınırlı olarak taşımaktadır. Bu eyaletlerin tutuşma gücünü de ''Alt Kıta''ya yıllarca egemen olmuş İngiliz kültürü ve dili oluşturmuştur.
Dünyada en çok konuşulan dil olmanın başka bir olgu, dünyada geçerli dil olmanın da farklı bir olgu olduğu gerçeği ortadadır. Bu durumda Türkiye'de Yabancı Dil Öğrenimi Stratejisinin doğru irdelenmiş gerçekler üzerinde İngilizce ve yakın geleceğin ortak süper gücü Rusça ve Çince etrafında hayat alanı bulabileceğine inanmaktayım. Sizinle farklı değil prensipte aynı, ancak dillerin zorunlu yabancı dil, seçmeli yabancı dillerin öncelik ve sıralanışlarında ayrı düşünmekteyim.
Selam, sevgi ve saygılarımla...
Fehim GÜLER
fehim.guler@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder