Siyasi Partilerin Tam Bağımsızlık Kavramı Ne Olmalıdır?
Fehim Güler
Fehim Güler
Tam Bağımsızlık kavramı aşındı ve yerini Karşılıklı Bağımlılık aldı. Siyasi alanda da bu böyle, ekonomik alanda zaten böyle.... Take and Give Policy...Ülkelerin ulusal çıkarları doğrultusunda imtiyazlar ve tavizler terazinin iki kefesi veya bileşik kaplar gibi çalışırlar. Vermeden almanın olmadığı gibi almadan vermek de olmamalıdır.
Bu dünyada Tam Bağımsızlık ilkesine sıkı sıkıya bağlı birkaç ülke vardı veya halen var. Arnavutluk tam bağımsız , biraz da Mao doktrinine bağlı bir ülke idi. Sonucu kapalı bir ekonomi ve tüm ulusal gücünü köy savunması ve bunker inşaatlarına vermişti. Şimdi ise Avrupa Birliğine potansiyel üelr havuzunda bir ülke. Komşusunun zenginliğinin kendisine de yansımasını bekleyen fakir ülke.
Küba da tam bağımsız diye bilinenlerdendir. Ekonomisi ve rejimi ile konuşulmaya değmeyecek bir kapalı dünya devleti.
Son 10 yıla kadar Tam Bağımsızlık örneği olan Çin de artık Batı Kapitalizminin yatırımları ile baş döndürücü hızla ekonomik olarak büyüyor. Şanghay Beşlisinin Rusya ile birlikte en büyük ekonomisi ve yarı süpergüç adayları.
Ülkeler, kümeler halinde ve aslanlar ailesi veya sırtlanlar ailesi veyahut ta kaz sürüsü , koyun sürüsü olarak yaşamaktalar. İnsanın yalnız yaşayanına rastlayamazsınız normal koşullarda. Ülkelerin de yalnız yaşayanı normal değildir. Interdependency (Karşılıklı Bağımlılık) ve Birlikte Varolma (Co-Existence) yaşadığımız yüzyılın yadsınamaz bir gerçeğidir. Bu akıl yürütme sonunda NATO, eski Warsaw Paktı, SSCB, Şanghay Beşlisi, Avrupa Birliği, Commonwealth gibi ittifakların neden oluştuğu ve hatta bu ittifaklar içinde Kıta Avrupa Politikası (ALM ve FR) ile Ada Devleti (İNG) politikalarının da birbiri ile ayrışan doğrular oluşturduğu, Anglosakson ve Franc-German-Slav rekabetini daha iyi anlayabilir insan.
Türkiye'de yöneticilerimizi Atlantikçiler, Avrasyacılar ve Milliyetçiler olarak sınıflandırmak gerçeğe aykırıdır. Ülke sorunları grift ve karmaşık yapısı ile çözüm beklerken anahtar kah NATO ile işbirliğinden, kah AB uyum yasalarından, kah Türk Dünyası ile işbirliğinden ve bazanda İslam Dünyası ile çapraz ilişkilerden geçmektedir. Çoğu kez hibrid çözümler doğru kararlar olarak ortaya ıkmaktaır. O zaman her sorun ''Case By Case '' yani kendine özgü özel hali ile ele alınmalıdır. Eğer her mesele Tam Bağımsızlık hedefine göre çözümlenecekse Dışişleri Bakanlığı, Düşünce Kuruluşları ve Uluslararası kadrolarda binlerce insan yerine bilgisayar yazılım programları ile sorun ve çözümleri formülasyonlara bağlamak ve dar kadrolarla ülkenin ''Diplomatik Gücü'ne'' yön vermek kolay olabilirdi.
Güzel fikirlerin çatışmasından ortaya konan Ortak Akıl veya Bileşke Akıl en doğru akıl olarak yolumuzu aydınlatmalıdır. Mutlak doğruyu aramak ''Mükemmeli Aramak'' Demektir. Ama bilinir ki ''Mükemmel'' kavramı '' İyi''nin Düşmanıdır. Devlet Yönetiminde de esas olan sürekliliktir. Taşı delen su damlası değil, damlaların sürekliliğidir. Devlet politikası da Milli Güvenlik ve Siyaset Belgesi'nde vücut bulmalı ve devlet politikası/ milli hedefler partilerüstü olmalıdır.
Saygılarımla...
Fehim GÜLER 30 mart 2011
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder