21 Ocak 2012 Cumartesi

Dünya artık Kalpgah ( Heartland) ve Kenar Kuşak Teorilerinin Asırlarca Sürecek Savaşının İçinde


 
Fehim GÜLER
04 Şubat 2011
 
 
Genişletilmiş Ortadoğu Projesi hala yürüyen bir proje. Ancak, yıllara yayılmış ve sabırla olgunlaştırılan bir proje. 
Bu proje Ortadoğunun diktatörlük ve monarşi ile idare edilen ve tam demokratikleşememiş devletlerin yerine demokrasi rejimini yerleştirmek amacıyla tasarlanmıştır. 
 
BOP 'un kapsamı alanı USCENTCOM (ABD Merkez Komutanlığı) ve USEUCOM (ABD Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı) sorumluluk alanlarınada kalan ülkelerdir.  Diğer bir deyişle ilk aşamada, Operations Enduring Freedom for Afghanistan ve Operations Enduring Freedom for Iraq  ile Falling States olarak adlandırılan bu ülkelerde kanun ve nizam kurulması adına ve Terörle Savaş adına ABD ve Koalisyon Kuvvetlerinin Savaşı  2002 den buyana sürmektedir. 
 
Aynı savaş konsepti içinde Devil of Axis (Şeytan Ülkeler Ekseni) olarak da bilinen/ adlandırılan Kuzey Kore ve  Iran ile Nükleer Silahların Yayılmasını Önlemeye dönük kriz Diplomatik Önlemlerle ''Kriz Yönetim Esasları ve Usulleri çerçevesinde gerilim devam etmektedir.  Yani bu ülkelere dönük Eylem Planı henüz Askeri Mukabele Seçeneklerinin yürürlüğe Sokulması aşamasına gelmemiştir.
 
Öte yandan Afganistan Özgürlük Savaşı !!!! ve Irak Özgürlük Savaşı !!!!!! ile eş zamanlı olarak hem Iran'a hem de Yemen-Somali üzerine müdahale planları da USCENTCOM tarafından yapılmıştır.  Ancak Somaliye BM Harekatı, Aden Körfezi yaklaşma sularında Deniz Konvoy Koruma Harekatı, Yemen'de dinsel bazlı Sünni-Şii çatışmaları ile K.Kore-G.Kore sularında savaş gemilerinin batırılması ile deniz tatbikatları ile muharabe sahasının şekillenmesi süregelmiştir. 
 
Bu gelişmelerle birlikte, çeşitli düşünce kuruluşlarında ve sivil toplum kuruluşlarının müdahil olduğu platformlarda Ortadoğu'da yeni devletlerin oluşumu ile ilgili haritalar gündeme gelmiştir.  Bu bölgede oluşumu öngörülen Büyük Azerbaycan, Kutsal İslam Devleti(Mekke) , Belücistan ilgi çekici bir projeksiyon olarak dikkat çekmiştir.  USCENTCOM'un sorumluluk alanının OrtaAsya ülkelerini de kapsadığı düşünülecek olursa BOP ile hem Ortadoğu'ya yeni şekil verilecek, hem de Rusya Federasyonu ile Çin'in OrtaAsya ülkeleri ile birlikte askeri ve ekonomik bir süper güç olarak yükselişlerinin önüne geçilmesi hedeflenmiş ve dünya hakimiyeti yönünde mega stratejinin Asya bacağı yürütülmüştür. 
 
Şimdi ise, BOP'un Kuzey Afrika ayağının siyasi ve askeri eylem planları yürürlüğe sokulmuşa benzemektedir.  Kuzey Afrika Mısır hariç USEUCOM ( ABD Avrupa Kuvvetleri ) sorumluluk alanına giren bir coğrafyadır.  Bu bölgede Tunus'ta başlayan Yasemin kalkışması ve akabinde Mısır'da başlayan halk hareketleri tüm Arap dünyasında benzer eylemleri tetikleyeceği ve domino taşı etkisiyle işin bölgenin diktatörlükle yönetilen Yemen, Suriye ve hatta monarşik Ürdün'e sıçraması beklentisi yaygındır.  Ancak asıl demokrasinin olmadığı Pakistan ve Sudan'da sessizlik hakimdir.  Dikkat edilecek olursa S. Arabistan, Umman Sultanlığı, Körfez Emirlikleri ve Fas Krallığı sanki bu olayların dışında asude limanlardaki gemiler gibidirler. 
 
Bu halk hareketlerinin petrol ile bağlantısını kurmak aymazlığında hiç olmamak gerekir.  Zira eğer bu eylemler demokrasinin totaliter rejim topraklarında tesis edilmesi ortak bir hedef olmadığını anlamak gerekir.  Zira ne Tunus'un, ne  Mısır'ın ve ne de Yemen'in petrolü yoktur. 
Bu ülkeler ''Sea Lines of Communications'' olarak bilinen ulaşım yollarının kontrolunu elinde tutan Cebel-i Tarık Boğazı, Sicilya Boğazı, Süveyş Kanalı ve Bab-ül Mendep (Aden ) Boğazlarının stratejik deniz yollarını ve süper güçün ileri üslenme bölgeleri ile alakalı topraklar olarak algılanmalıdır.  
 
Dünya hakimiyetinin yolu hala, İngiliz coğrafyacı H.J. MacKinder ve Amiral Mahan'ın dediği gibi Kenar Kuşak Ülkelerinde kurulacak mutlak hakimiyetten geçiyor.  Onun için yeşil kuşak teorisi ile Rusya'yı İslami OrtaAsya Devletleri ile kontrol etme ve  Fettullah Gülen Hareketini de manivela olarak kullanma var, onun için ''Pivotal'' ülke - eksen ülke- olarak hem kenar kuşak ülkesi ve hem de Kafkasya-OrtaAsya ve Ortadoğu'ya sıçrama tahtası/ bölgesi Türkiye'nin ABD ile stratejik İşbirliği vazgeçilemeyecek fırsatlar sunduğundandır bu bölgede durulmayan sular.   Kalpgah (Heartland) ile Kenar Kuşak teorilerinin savaşı daha asırlarca devam edecektir.
 
Onun için ''Güçlü Ordu,  Güçlü Türkiye'' sloganı Türk Silahlı Kuvvetlerinin doğru sloganı olarak billboardları süslemektedir.  Ekonomistlerin dediği gibi herzaman güçlü ekonomi güçlü orduyu doğurmaz.  Türk Silahlı Kuvvetleri herzaman tüm iktidarlar ve tüm siyasi partiler tarafından herzaman güçlü olarak tutulmalı ve bu askeri gücün güvenlik şemsiyesi altında ekonomisi, diplomasisi, psikososyal gücü gelişmeli ve anlam bulmalıdır. 
 
Selam, sevgi ve Saygılarımla...
 04 Şubat 2011,  fehim.guler@gmail.com
 

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle Güçlü Ordu olması gerekir ancak Ordu şemsiyesi altında gelişmesi düşünülen, ekonomi ve sosyal düzen gerçeği yansıtmayan bir çözümdür. Ordunun zaten ekonomideki devasa büyüklüğü ekonominin kısmen de olsa Ordu prangası ile hareket etmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca Güçlü Ordu sadece ekonomik ve fiziki teçhizatlara sahip olmak değildir. Bu teknik etmenleri kullanabilecek Personel ve Psikoloji yoksa güçlü ordudan bahsetmek mümkün olamayacaktır. Bu Psikoloji de Milli ve Mavi değerleri aracılığı ile değerlenebilir. Ordumuzun milli ve manevi boyutunun Osmanlıdan bu yana hasar almışlığına inanıyorum. Özellikle Milli boyutu çok daha fazla hasar almış. Manevi boyutunu ise geçmişini silmeye çalışan Kemalist bir rejim ile hasara uğrattılar. Bu günün Ordusu Laik bir sistemi koruyan ve bu sistemi korumayı kendine görev sayan bir anlayışa sahiptir. Laikliği korumak Ordunun işi değil siyasilerin ve halkın görevidir. Bu koşullar altında Ordunun merkezinde gelişmek çok daha büyük sıkıntılara gebe olacaktır. Özellikle Kemalist rejimin Ordunun genleri ile oynadığını iddia edebiliriz. Çünkü Ordu sadece Milli değerlerin değil dini değerlerin de koruyucusudur. İlk Türk devletlerin orduları da buna dahildir. BOP ile ilgili konuya gelecek olursak Rusya ve Çin'in yükselmesini engellemek üzere geliştirimiş bir projedir ancak bu sadece bir Toplumsal Dönüşüm hamlesidir. İslamın Orta Doğu halklarının genlerine kadar işlettiği olan bir sistemin Orta Doğu halklarından yok edilmesi projesidir de. Kapitalizm'in işleyemediği bir topluma Kapitalizm'i işletme projesidir. İslamın savunma sistemini çökertme projesidir. Bu proje ile hem Orta Doğu halklarını etkisiz hale getirip hem de Rusya ve Çin'in yükselişini engellemeye çalışan proje olarak değerlendirecek olursak daha sağlıklı bir değerlendirme olacaktır bence.

    YanıtlaSil
  3. Makalenin ana fikri esasen Dunya hakimiyetine giden Jeopolitik goruslerin aciklanmasi ve degerlendirilmesidir. Turkiye de bu jeopolitik goruslerden hangisinde kendine hayat sahasi bulacagina ve hangi ulkelerle ittifak zincirleri kuracaginin ipuclarini vermekle ilgilenmistir. Yazinin anlatimi degismeyen cografya ile jeopolitik goruslerin Turkiye'nin kazanimlarina maksimal etkilerini cogaltma fikrini islemistir. Islam ulkelerinin Savunma Sistemi diye Harp sanatinda ve Jeopolitik Ilminde bir terimin yeri olmadigi ve dunyanin Kuzey Atlantik Teskilati ile Sanghay Isbirligi Teskilatinin politik-askeri alanda rekabetinden bahsedilmesi uygun bir bakis acisi olacaktir. Yaziyi laiklik, Islam, Kemalist rejim gibi anahtar olamayacak sozcuklerle minimallestirebilirsiniz. Jeopolitikte milli politikalarin hemen hemen yeri olmadigini ve jeopolitik hedeflerin cokuluslu teskilatlanmalar eliyle gerceklestirilebilecegini ifade etmek isterim..

    YanıtlaSil