Kültür Hedefleri ve Ulusal Kültür Politikası
Fehim Güler
Tarih boyunca yüzlerce yıl OrtaAsya'da sayısız devletler kuran Türk Milleti en son devletleri olan Türkiye Cumhuriyeti ile dünya ülkelerinin içinde en başat olanı. Atatürk Türkiyesinin yaşamı tehdit ve tehlike altındadır. Cumhuriyet rejimine, üniter devlet yapısına ve onun kültürüne yönelmiş tehdidi uyanan Türk Milleti defedecektir.
Türkiye Ortadoğu Arap ülkelerine hiçbir zaman model ülke olmayacaktır. Bu modelleme ile Türklerin bağımsızlığı ve hürriyeti ılıman İslam Devleti rejimi dayatılarak ortadan kaldırılmak istenmektedir. Biz model ülke olacaksak çağdaş, uygar ve gelişmiş bir ülke olarak Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine, başka ülkelerde Muhtar Cumhuriyetler olarak yaşayan Türk ve akraba topluluklara model olmalıyız.
Şimdi Dandanakan Savaşı ile Türk Devletleri arasındaki dağılmışlık sona erip Selçuklular, Timur İmparatorluğu ve Osmanlılar ile bu coğrafyada yükselen Türk Dünyası Türkiye Cumhuriyeti ile anıt gibi sonsuza dek yaşayacaktır. Ancak Türk Dünyası Türkistan topraklarına dayalı ve enerji kaynakalarından güç alan ekonomisi ile istikrar, güven, refah ve ortak kültür adasını da ikinci bir yastık olarak oluşturmalıdır. (Not. Dandanekan Afganistan sınırları içinde Kandehar civarındadır.)
Geçmiş 1000 yılın şaşaası gelecek için övünmememize yeterli gelmiyor ve OrtaAsya'da yükselecek yeni bir Türk gücünün özlemini çekiyoruz. Bu oluşum belki yalnız OrtaAsya'ya değil aynı zamanda Afganistan, İran ve Pakistan topraklarına da istikrarı transfer edecektir.
Gülsev İrhan Hanımın anlattığı Dandanekan Savaşının vuku bulduğu yıl olan 1040 tarihimize ne kadar yakın. Bu savaştan 32 yıl sonra 1072 Malazgirt Meydan Muharebesi Bizans ve Selçuklu arasında Anadolunun alınması ile sonuçlanan bir savaş olmuştur. Tüm Arap alemi Türk Atabeylerinin egemenliğine geçmiş ve bu savaş 1000 yıllık Türk Varlığının Ön Asyada ve Balkanlarda, Yakındoğuda yayılmasının başlangıcı olmuştur.
Egemenliği gelecek nesillere taşıyacak gerçek güç ne askeri güçtür ne de ekonomik güçtür. Egemenliğin sürekliliğini sağlacak güç psikososyal ve sosyokültürel güçtür. Bunun için dil, din, tarih ve ülkü birliğinin nesilerarası aktarımı Türk yurtaşlarının, ailelerinin, boylarının ve halkın öncelikli görevleri olmalıdır. Yüzyıllarca diaspora olarak yaşamış Yahudi toplumunu, hatta Ermenileri ve Yunanlıları yaşatan bu adet, gelenek ve harslarının toplamı olan kültürleri olmuştur. Ne mutlu Türküm Diyene! atasözünün eylem planı bu görevleri yerine getirmeyi gerektirmektedir.
Ulusal kültür politikamızın Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında şekillenmesi ve kültür ve turizmin bir icracı Bakanlıkta bütünleştirilmesi vizyon eksikliğini daha çarpıcı anlatmıyor mu? TDK ve TTK ile sınırlandırılamayacak kadar yaşamsaldır kültür birliği. Atanın kurdurduğu Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı değildirler. Kültür; müzecilik, kütüphanecilik ve turizmden mi ibarettir? Bu alanda kurumsallaşmış devlet yapısı ile Türkiye kültür politikasını yeniden elden geçirmeli, teşkilatlanma, ulusal hedefler, ulusal kültür stratejisi ve 10 yıllık yatırım planları, orta vadeli cari planları ortaya koymalı, bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşları şemsiyesi altına organik veya inorganik olarak alarak büyük hedeflere yönelmelidir.
Saygılarımla.
Fehim GÜLER 19 Nisan 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder