21 Ocak 2012 Cumartesi

Türk Denizcileri ve Havacıları ve Libya Krizinde Muharebe Alanı Resmi




Fehim Güler
 26 Şubat 2011
 

Türk Deniz Kuvvetleri ve Türk Hava Kuvvetleri'nin Libya Krizinde üstlendiği ''Tahliye Harekatı ve Sivil Gemilere Konvoy Refakatı Harekatı'' esnasında kısa sürede gösterdiği elastikiyet ve deniz ulaştırma desteği ve havadan Trablus - Dalaman hava üssü arasındaki askeri uçaklarla yapılan süratli tahliye TSK.'nın dünya orduları arasında ulaştığı seviyeyi gösteriyor.  www.mfa.gov.tr adresinden de haberin ve yolcu listelerinin görüleceği üzere TCG İskenderun ve TCG Oruç Reis harp gemileri ile tahliye edilen 427 yabancı, 1099 Türk vatandaşı artık emin sularda ve Türk topraklarında..  Tahliye edilen yabancılar arasında Amerikalı, Ukraynalı, Bulgar, Sırp, Makedon, Boşnak, Suriyeli, Kore ve yüzlerce Vietnamlı....  İşte Türk denizcilerinin ırk, din, renk, cinsiyet gözetmeden gemi lumborağzını açtığı insanlar...  Bu insanlar yaşadıkları sürece artık Türk denizcilerini kendi kurtarıcıları olarak göreceklerdir.  Kalpleri Türk denizcileri ile çarpacaktır. 

Denizcilerimizi ve Havacılarımızı kutluyorum.  Türk askeri böylesine disiplinli ve kuralları köklü bir Ordunun mensubu olmaktan gurur duyuyor.  Siyasilerin diplomatik alanda dışişleri mensuplarının başarısının altında da TSK. nın Kriz Yönetimi konusunda edindiği deneyimlerinin ve üstün eğitim ve insani değerlerinin payı var.  Liderlik ve Sevk ve İdare'nin uluslararası standartlarda eğitim ve insan faktörünü istediğini öncelikle Türk kamu oyuna bu kadar mükemmel anlatan başka bir araç olabilir miydi?  

BM ve AB kurumlarında ''Diplomatik Önlemler, Ekonomik Yaptırımlar ve Masadaki Askeri Mukabele Seçenekleri tartışıladururken Türkiye sivil ve askeri tüm olanakları ile TSK bu Savaş Dışı Harekatı başarı ile sonuçlandırmış ve devam etmektedir.  Ancak yapılan bu tahliye ve insani yardım harekatının BM ve AB-ABD ve NATO'da pps sunumlarla anlatılması da diplomatlarımıza ve yurtdışı-içi askeri yetkililerimize düşen bir görevdir.  

Gelinen bu safhada ve yapılan belki de en büyük tahliye harekatlarının ardında yatan bir gerçeğin de doğru analiz edilmesi gerekmektedir.  Libya'da hükümet veya hegemon güç değişsin veya değişmesin yatırımlarda bulunan ve büyük inşaat işlerinde müteahhirtlik hizmetleri sunan Türk veya Yabancı şirketlerin sözleşmesi şimdiki veya bundan sonraki hükümetlerle aynı koşullarda sürecektir.  Bu konunun gerçekleştirilmesi tüm güçlü dünya ülkeleri ile uluslararası kuruluşlarının birinci öncelikli görevlerindendir.  

Krizin askeri yanına geinirse, Libya lideri Kaddafi sahneyi erken terketmeyecek ve Libya'da iç çatışmalar ve halk üzerinde kanlı askeri ve polis operasyonları sürebilecektir.  Muhalif güçlerin kontroluna geçen Bingazi, Derne, Tobruk, Sirte  ve Musratah'da kanun ve nizamın erken tesis edilebileceği söylenebilir.  Ancak başkent Trablus'un da bulunduğu Batı Libya'da Kaddafi Kuvvetlerinin egemenliği ve direnişi sürdüğü takdirde BM Güvenlik Konseyince alınacak karara dayalı olarak NATO'nun küçük çaplı askeri müdahalesi gerekebilecektir.  Halbuki Out-Of-Area harekatı NATO'nun kendisini nispeten yetkisiz addettiği bir harekat nevii olup özellikle NATO'nun ilgi sahası  (Avrupa Harekat Alanı) dışındaki olaylara AB Askeri gücünün müdahalesi varsayımı Avrupa Savunma Kimliğinin bir parçasıdır.  AB'nin sonu gelmeyen uzlaşma ve karar verme süreci Bosna - Hersek Savaşındaki gibi gecikecek olursa yine binlerce insan ölecektir. 

Bu itibarla Non Article 5 ( 5 nci Madde Dışı ) Harekat icrasının NATO'nun gündemine oturması kuvvetle olasıdır.  Eğer NATO Konseyinde bu istikamette bir karar istihraç edilemezse o zaman Amerikanın liderliğinde BM Askeri Harekatı düşünülecektir.  Oluşturulacak bu harekata katılacak kuvvetler için ABD'nin kullanabileceği kara birlikleri Irak ve Afganistan'da angajman halinde veya Amerikan ana kıtasında rotasyon programı içinde yeniden toparlanma faaliyeti içinde bulunmaktadırlar.  Bu anlamda ilk kullanılabilecek kuvveti North Carolina'da konuşlu I nci Seferi Deniz Kuvveti olacaktır.  Libya'ya yapılacak askeri müdahalenin ardısıra ayrı bir safha olarak icrası düşünülecek ''İstikrar Harekatı '' için Kara Kuvvetleri kaynaklı kuvvetlere ihtiyaç bulunacaktır.  

Türkiye'ye gelince, ister NATO veya ister BM 'in yapacağı Koalisyon Kuvvetleri Harekatında alacağı rolun olup olmayacağı siyasi iradeye ve bunun da TBMM 'nde onaylanmasına tabi bir süreç olacaktır.  Anlaşılan bu süreçin uzun olacağı ve gelişen duruma dayalı ve ihtiyatla hareket edilmesi gereken hassas bir konu olarak Türkiye'nin gündemine gelebilecektir.  Türkiye'nin Savaş Dışı Harekatın her türlüsüne destek vermesinin isabetli olacağı, ancak Türkiye'nin bekası ile doğrudan ilişkisi olan Irak savaşı'na katılımına hayır diyen TBMM'nin Libya'ya askeri müdahalenin çok çok uzağında olması gerektiğinin kabul edilmesi gerekmektedir.  Irak savaşında tezkerenin reddi ile tarihi yanılgısını yapan ve bu sayede bölücülere ve Kuzey Irak Kürtlerine bayram yaptıran Türkiye bu krizde daha kolay ve doğru karar verecektir.  

Fehim Güler 26 Şubat 2011
fehim.guler@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder