Sivil İtaatsizlik Çağrısı: BDP Kürtleri Temsil Etmiyor...
Fehim Güler

Bundan bir ay önce yazılan aşağıdaki  '' Kürt Toplumu: Kardukların İzdüşümü'' başlıklı  makalenin içeriği değişmedi ama ayrılıkçı çığlıklar atan BDP'liler Arap Dünyasında meydana gelen diktatörlük rejimlerine karşı ayaklanmaya özenti içinde karnından konuşmaya başladılar.  Türkiye Partisi olma çabası hiç bulunmayan bu ayrılıkçı düşünce sistemi Güneydoğunun da partisi olamıyor.  Devlet ulusunun refahı ve özgürlüklerini geliştirmek için kurulan ve aynı ülkü, dil, din ve tarih birliği etrafında buluşmuş insanların yarattığı bir yönetim sistemidir. 

BDP 'nin Kürt Toplumundan ayrı ve Kürt Toplumunu daha geri ve yoz Kuzey Irak Kürtlerinin despot ve aşiret düzenine mahkum etmeyi ve onlarla birleşmeyi amaçlayan bir siyaset yaptıklarını herkes anlamaktadır.  Bu siyasi akım, Kürdoloji Enstitüsünün bilimsel araştırmalarını bile merak etmeyen, Şerefnameyi okuma isteği olmayan ve böyle bir eserin varlığını dahi bilmeyen umursamaz bir gruptur. 

Amerika 72 milletten Yeni dünyaya göçeden göçmenlerin kurduğu 200 yıllık tarihi olan ve dünyanın süper gücüdür.  İçlerinde Kafkas ırkı (Beyaz), sarı ırk, siyah ırk ve kızıl ırkın envai çeşit dillerini konuşan toplulukları içinde barındırmaktadır.  Dahası hıristiyan, müslüman, hindu, budist ve pagan dinlerin ve bunların tüm mezheplerinin tamamını içlerinde bir potada eritmişlerdir.  Onları birarada tutan şey özgürlükler ve ekonomik refahtır.  Bu değerler etrafında buluşmuş bu muazzam toplumda etnik ve dini çatışmaların hiçbirine rastlayamazsınız.  Onların ülkü birliği özgürlük ve serbest ekonomi kurallarıdır.

Türkiye Cumhuriyetini milliyetçilik eksenine veya din eksenine oturtmak isteyen siyasi akımların Türk Toplumunda hayat bulması şaşırtıcı değil ve genel kabul gören bir gerçektir.  Türk halkının bu kısır döngüyü kırma potansiyeli de bulunmamaktadır.  Tersine gittikçe güçlenen bir şekilde din toplum yaşamına damgasını vurur hale gelmekte, Kürt milliyetçiliğine dayalı siyasi akım kendine yaşam alanı yaratabilmektedir.  Yıkıcı faaliyetleri, zararlı faaliyetleri hukuk davalarına konu olmuş  aşırı akımlar ve gericilik ile mücadelede devlet kadroları yetersiz kalarak bir çok alanda geri konumlara sürüklenmişlerdir.  

Osmanlı İmparatorluğunun Yıkılmasından sonra nasıl bir halk bekliyordunuz ey kendini Oğuzlardan ayrı sanan Kürt kardeşlerim.  Osmanlı topraklarında hangi topluluklar varsa İmparatorluk küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyetinde de aynı topluluklar olacaktır.  Tarihte ilk defa Türk adıyla devlet kuran Türklerin bu yurdunda siz hangi yeni devlet oluşumuna çanak tutuyorsunuz? Akıl tutulması yaşayan bir kısım devlet yöneticileri ve siyasi parti yöneticilerine kulaklarını tıkamasını çok iyi biliyor benim Anadolu'nun çarıklı insanları, topraksız çiftçileri, fakir varoş çocukları.  Onları bir daha aldatamayacağınıza inanıyorum.  Totem ve pagan dinlerdeki insanları Allahla korkutmak ile çağdaş ve son din İslam inancına sahip insanları korkutmayı eşdeğer tutamazsınız.  Dini duyguların kuvvetli olduğu Güneydoğu Anadolu, İç ve Doğu  Anadolu halkı bölücü ve din sömürücülerine karşı uyanışın içindedirler artık. 

Türk Ulusu dinine karışılmayan, sosyal güvenlik alanında kendini devletinin kanatları altında isteyen, ekonomik refahı yakalamış, iç ve dış tehditlerden uzakta güven ve huzur içinde yaşatabilecek bir ülkenin özlemini çekiyorsa DİN DEVLETİ ve KÜRTÇÜLÜK akımlarından uzak duracaktır.  Siyasi partilere düşen görev bu ilkeleri parti ilkeleri haline getirmektir.  Ulusa da düşen görev bu hedeflerin ardında yürüyecek siyasi partilere destek vermektir.

 O zaman ey Sevgili doğulu, batılı, kuzeyli ve güneyli Kürt illerinin oğuz karakterli vatandaşları; afakta Cumhuriyet Rejimine sahip çıkacak ve Türk Ulusunun laik, sosyal bir hukuk devletinde kendine yaşam sağlayacak yönetici kadrolarına, Türkiye'nin siyasi partisi olmayı başarmış siyasi partilerine ve liderlere kanatlarınızla siper olun, arka çıkın.  Sizlere huzur ve güvenliği, insanca yaşamayı getirecek liderlerle beraber yeni bir yola çıkın.  

Selam ve Saygılarımla...
Fehim Güler  01 Nisan 2011